Sherman
Yasası kabul edildikten sonra o zaman Amerika Birleşik Devletlerinde faaliyet
gösteren tröstler açısından ortaya çıkan kaotik ortam esnasında “Rekabet uyum
ne olabilir acaba?” sorusunun cevabı ve rekabet uyum fonksiyonun en erken
tanımlarından birisi Amerikan Yüksek Mahkemesine atanmadan önce Louis D.
Brandeis tarafından yapılmıştır:
“…Bugünlerde, (Amerikan mal ve hizmet piyasalarında-MOB) faaliyet gösteren iş adamalarının durumunun onların hayal ettiği kadar kötü olmadığını düşünüyorum. Söz konusu tröstlerden bir kaçına danışmanlık verdiğim olmuştur. Bunların arasından büyük olanlarından bir tanesinin başkanı, yasayı (Sherman yasasını kastediyor-MOB) tartıştığımız ve kendisinin yasayı kıyasıya eleştirdiği bir konuşmamızda bana şunları söylemişti: 'Şimdi siz bu yasanın lehine mi konuşuyorsunuz! Biz de bir süredir bu yasa çerçevesinde neler yapıp neler yapamayacağımız konusunda bize tavsiyeler verebilecek birisini arıyoruz ama herkes bize neler yapamayacağımızı söylerken kimse bize neler yapabileceğimi söylemiyor. Belki de siz bana bunu söyleyebilecek ilk kişi olabilirsiniz…'.
Bunun
üzerine ben de şu cevabı verdim
kendisine: 'Size mükemmel şekilde
tavsiyeler verebilirim ama doğru soru size tavsiye verip veremeyeceğim değil,
aksine hangi spesifik tavsiyeyi verebileceğim olmalıdır. Eğer bana, bir uçuruma
yuvarlanmadan o uçurumun ne kadar kenarında yürüyebilirim diye sorarsanız bunun
cevabını size söyleyemem. Çünkü o uçurumun kenarında yürürken aniden oradan
düşüp çok sağlam bir kayanın da üzerine inebilirsiniz, bir ağaç köküne de asılı
kalabilirsiniz veya uçurumun dibini de boylayabilirsiniz. Ama eğer bana bir
uçurumun güvenli biçimde ne kadar kenarından yürüyebilirim diye sorarsanız,
işte o zaman bu soruyu cevaplayabilirim ve hiçbir zarar gelmeden o uçurumun
kenarında güvenle yürümenizi size garanti edebilirim. Sherman Yasası da karşı
karşıya olduğumuz tüm diğer yasalardan bu manada bir farklılık içermez ve
onlara olduğu gibi bu yasaya da uyumun doğru sorusu budur. Dolayısıyla
uçurumun/yasanın en kenarına gidip de herhangi bir risk almadan yolunuza devam
etmeyi asla düşünmeyin'..."[1]
Bu tanımın
üstüne herhalde şöyle bir toparlama yapabiliriz diye düşünüyorum: Rekabet uyum,
bir teşebbüsün rekabet kurallarını ihlal etmeden (uçurumdan düşmeden)
rakipleriyle hangi çerçeve içinde kalarak rekabet edilebileceğinin yolunu
gösteren (özellikle hâkim durumdaki teşebbüsler açısından her şeyi yasaklayarak
bunun kolaylıkla yapılabileceği bir şirket içi takoz mekanizması kurmak
mümkündür ama kastedilen işin kolayını yapmak değil aksine zor yoldan yürümektir-MOB); bu bağlamda, şirket çalışanlarına rekabet kurallarını doğru
tanıtan, günlük ticari hayatta karşılaşılan sorunlar için önerilen çözüm
yollarını rekabet hukuku filtresinden geçirip doğru yorumlayan ve bunların
sahada doğru biçimde uygulanıp uygulanmadığını (özellikle dikey ilişkiler
anlamında) takip ederek müşterilerle ve diğer şirket paydaşlarıyla olan
ilişkilerin rekabet hukuku bakımından sorunsuz yürümesini hedefleyen dinamik
bir eğitim, denetim ve danışmanlık hizmeti bütünüdür.
Bu anlamda
rekabet uyum programları bir arabanın motor yağı gibidir de diyebiliriz. Bir
arabanın motor yağı ne kadar iyi olursa, o arabanın motorunun performansı da o
kadar yüksek, motorunun ömrü de o kadar uzun olur. Ama araba ne kadar büyük, ne
kadar güçlü veya ne kadar havalı olursa olsun, motorunda eğer yağ yoksa ya da
motorundaki yağ olması gereken minimum seviyeden aşağı düşmüşse, o arabanın
gidebileceği mesafe hem çok kısıtlıdır hem de bu mesafe yağsız olarak gidilse
bile daha sonra arabada meydana gelecek hasarın tamiri çok büyük masraf
gerektirebilecek niteliktedir.
Yaşasın tam
sentetik yeni nesil motor yağları, pardon, rekabet uyum programları!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder