Herkese Merhabalar,
Hürriyet’in 16.1.2016
tarihli sayısındaki “Petrol Şirketleri Resmen Çöktü” başlıklı haberi görünce
Blog’da 8.7.2015 tarihinde yayımladığım yazım aklıma geldi.
Aslında petrol üreticisi şirketler için tarih sürekli
tekerrür ediyor ve sürekli tekrar eden bu döngüde onlar bir türlü akıllanmıyor
dersek herhalde yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Bütün projeleri ve gelirlerini petrol fiyatına bağlayan
şirketlerin, aslında betası birden büyük bir hisseye bütün paralarını
yatırıyorlar gibi de düşünülebilmesi de mümkündür. İşler iyi gidiyorken, petrol
varil fiyatları 80 doların üzerindeyken betası yüksek hisseye yapılan yatırımın
geri dönüşü gerçekten muazzam olarak gerçekleşmekte ve herkes mutlu olmaktadır.
Ancak petrol fiyatları 30 doların altına düştüğünde, hatta söylentilere göre 10
dolara kadar düşeceği beklenirken, petrol şirketlerinin gelirleri önemli
miktarda düşmekte, bütün petrol şirketleri projeleri askıya almakta ve bu
sayede gelecekte beklenen arzı kısmakta, işçi çıkarmakta ve korku dolu bir
şekilde petrol talebinin artmasını beklemeye başlamaktadır. Muhakkak bir gün
gelecek, bugünden yapılmayan yatırımlar gelecekteki arzı azaltacak ve talep de
toparlandığında fiyatlar 60 doların üstüne çıkacaktır. Akıllanmaz enerji
şirketleri de oh geçti diye düşünüp eski kısır döngüye devam edecektir.
Dolayısıyla aslında oynan oyun, kıt yemek kaynaklarının olduğu kara kışı kim
atlatabilecek oyunudur
Peki, enerji şirketleri neden bütün paralarını betası yüksek
tek bir hisseye ya da doğal gazı da sayarsak iki hisseye yatırıyorlar? Neden
işler iyi giderken yeterli miktarda fon ayırıp yenilenebilir enerji
kaynaklarını geliştirmiyorlar? Neden portföylerinin betasını birden daha küçük
bir seviyeye getirecek yenilenebilir projeleri hayata geçirmiyorlar ve portföylerine
dahil etmiyorlar? Hadi onu yapmıyorlar, neden gidip bu şirketlere ortak
olmuyorlar? Neden şirketlerin kara kış geldiğinde havalar güzelken gömdükleri
yiyecek zulaları olmuyor da her seferinde birbirlerini yiyerek hayatta
kalmaları gerekiyor?
Petrol şirketlerinin üst yönetimleri eminim bu sorulara
kendi içlerinde anlamlı cevaplar bulmuş ve kendi yönetim kurullarını ikna
etmişlerdir. Ancak petrol fiyatları bir iki yıl daha bu seviyelerde devam
ederse, 8 Temmuz tarihli yazımda da belirttiğim gibi yine çok büyük ölçekli bir
konsolidasyon hareketi ile karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır.
Büyük sabit maliyetlere katlanan petrol şirketlerinin proje
finansmanı tablosunda cash flow kaleminde yaşanan bu dalgalanma, ister istemez
onların net işletme sermayesi ihtiyaçlarının tavan yapmasına ve yürüyen
projeleri finanse edebilmek için daha fazla dış kaynağa ihtiyaç duymasına neden
olacaktır. Bu durum, ya hissedarların şirkete ilave sermaye koyması ya da yeni
borçlanmalar ile finansman yapılması anlamına gelecektir ki yeni borçlanmalar da
aslında zehirli bir tedavi yöntemi olup düşük petrol fiyatları devam ettiği
sürece başta toplam borç/öz sermaye olmak üzere bütün borç rasyolarını şirket
aleyhine tahrip edecektir. Dolayısıyla
belki bir gün gelecek ve otomotiv sektöründe ya da bankacılık sektöründe
yaşanan krizlerde olduğu gibi devletler olaya müdahil olacak ve dev enerji
şirketlerini batmaktan kurtarmak için onlara sermaye enjeksiyonu yapmak
durumunda kalaacaklardır. Neticede enerji sektörü, sadece kar amacı güden
şirketlerin bulunduğu bir yer değil, jeopolitik ve stratejik bir çok motivasyon
ile hareket eden devletlerin de birer oyuncu olduğu çok vahşi bir oyun sahnesi
olduğundan, yüzyıllara dayanan tarihi olan şirketlerin batmasına kolayca izin
verileceğini beklemek de hayalcilik olacaktır.
ABD’nin Rusya’yı cezalandırmak için Suudi Arabistan’ı
kullanarak arzı artırması ve petrol fiyatlarını düşürmesi ile başlayan bu
süreç, petrol talebini daraltan ekonomik krizlerin bir türlü atlatılamaması,
kaya gazı üretimindeki artış, derin su teknolojilerinin gelişmesinin yeni arz
imkanları yaratması veya teknolojik ilerlemeler sayesinde mevcut sahaların
verimlerinin artması ile ABD’nin enerji
sektöründe kendi kendine yetebilir bir ülke haline gelmeye doğru koşması, Çin’in
yaşadığı problemler ile hem petrol talebinin düşmesi hem de emtia talebinin
düşmesi, ekonomileri bu emtialardan elde ettiği gelirlere bağlı olan
ekonomilerin de aynı kriz sarmalına girmesi ve petrol taleplerinin düşmesi, bir
cezalandırma oyunu olarak başlayan sürecin bugün bir çok ülke ekonomisini
tehdit eden bir canavar haline gelmesine neden olmuştur.
Yukarıda sayılan olumsuzların üstüne bir de tüy dikecek
nitelikte olan Suudi Arabistan’ın yeni tahta geçen kralının tahtan çekilip
yerini oğluna bırakacağı, Suudi Arabistan’ın yurtdışı fonlarından ülkeye 70
milyar dolar para çektiği ve devlet petrol şirketinin bir kısım hissesini
satmayı planladığı, gelirleri petrol fiyatına bağlı olan şirketler gibi aynı
sarmala düşmüş bir çok ülke de olduğu ve bunların iflasın eşiğine doğru
gitmekte olduğu, geliştirilmemiş petrol ve gaz denizi üzerinde oturan İran’a
uygulanan yaptırımların kaldırılıp dışa yani yatırıma açılacağı ve yeni arzın
sisteme dahil olacağı şeklindeki unsurlar da hesaba katıldığında, petrol
fiyatlarındaki dalgalanmanın ya da düşük seyrin ne kadar daha devam edeceğini
kimsenin kesin olarak bilmesi mümkün gözükmemektedir.
Bu nedenle, sermayesine devlet eli değmiş, kara kışta bu
sayede hayatta kalmış dev enerji şirketlerinin birbirlerini almaya başladığı ve
bu alımlara da başta rekabet otoriteleri olmaz üzere jet izinler çıktığı bir
dönem yaklaşıyor gibi görünmekte. Game
of Thrones’da Ned Stark’ın dediği gibi gelirleri betası yüksek tek bir
değişkene bağlı tüm şirket ve ülkeler için “Winter is coming...”
Tekrar görüşmek üzere...
Casino in Las Vegas: Guide & Info on the Best Casinos in
YanıtlaSilFind a Casino 바카라 사이트 in Las worrione.com Vegas septcasino.com and play games like blackjack, septcasino roulette, craps and more! We've got the complete gaming experience, exclusive restaurants, filmfileeurope.com