Genel Mahkemenin 4. Dairesinin 13.12.2016 tarihinde İspanyol zarf üreticisi Printeos hakkında vermiş olduğu ilginç bir karar hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Avrupa Komisyonu, 10 Aralık 2014 tarihinde, Bong Ljundahl, GPV, Hamelin, Mayer-Kuvert ve Printeos'a (o zamanki şirket unvanı Tompla) zarf pazarında oluşturdukları kartel nedeniyle toplam 19.4 milyon para cezası vermiştir. Bu ceza içinde Printeos'a düşen miktar 4.73 milyon Euro olmuştur.
Prienteos'un da içinde olduğu kartel üyeleri, soruşturma sürecinde Komisyon ile tam işbirliği yapmış ve uzlaşma yoluna giderek % 10 oranında ceza indirimi almıştır.
10 Aralık 2014 tarihli karara bakıldığında, Komisyon'un Printeos'un ihlalden etkilenen pazarlardaki cirosu olarak 143.316.000 Euro'yu kabul ettiği görülmektedir. Ceza tebliğine istinaden yapılan hesaplamada, baz cezanın tespitinde % 15'in kabul edildiği (21.497.400 Euro); ihlalde kalma süresi 4 yıl 6 ay olan Printeos için bu rakamın 4.5 ile çarpıldığı (96.738.300 Euro) ve ihlalin bir fiyat karteli olması nedeniyle ihlalden etkilenen pazardaki cironun % 15'nin daha ilave edilmesiyle Printeos için 118.235.000 Euro'luk bir baz ceza rakamına ulaşılmıştır. Komisyon bu rakam üzerine herhangi bir ağırlaştırıcı ya da hafifletici sebep uygulamamıştır.
İhalale kattılan teşebbüslerin her birisinin aslında bu karteli yerel olarak yürütmesi, başka bir ifade ile birden fazla ülkeden kartele mensup olan şirket olmasına rağmen her şirketin karteli yerel olarak sadece kendi ülkesinde yürütmesi ve mono-ürün karakteristiği nedeniyle (Avrupa ya da dünya çapında değil), ihlalden etkilenen pazar üzerinden hesaplanan baz ceza cirosu ile reel olarak şirketin elde ettiği ciro arasındaki fark çok azalmış ve örneğin İspanya pazarında karteli yürüten Printeos için ihlalden etkilenen pazar cirosu 148 milyon Euro olarak hesaplanmışken şirketin toplam cirosu da (örneğin) 160 milyon Euro olduğu için, 2006/C 210/02 sayılı Ceza Tebliği 12-26 maddeleri arasındaki ilkelere göre hesaplanan ceza miktarı % 10'luk sınırın çok üstünde kalmıştır. Örneğin Printeos'un 16 milyon Euro'luk ciro tavanı varken hesaplanan ceza miktarı 118 milyon Euro çıkmıştır.
Bu durum karşısında Komisyon, 2006/C 210/02 ceza tebliğinin 37. maddesindeki istisnayı uygulamaya karar vermiş ve cezayı 12-26 maddeler arasında hesaplanandan farklı bir biçimde hesaplayarak bütün cezaları % 10'luk ciro tavanı içine düşürmüştür.
Prienteos için (kararda ticari sır olduğu için gösterilmemiş) tahminen % 91'lik bir baz ceza indirimi yapmış ve cezayı 10.6 milyon Euro'ya düşürmüştür. Printeos ilk pişmanlık başvurusu yapan şirket olduğu için cezasında % 50 indirim ve uzlaşma yoluna gittiği için de % 10 ilave indirimle 4.7 milyonluk ceza rakamına ulaşılmıştır. Benzer indirimler tüm diğer şirketler için yapılmış, kartel üyesi iki şirket için ayrıca ödeme problemi itirazı olduğu için onlara ilave bir takım indirimler daha yapılmıştır.
Sonuç olarak, Prienteos, 118 milyon Euro'dan 4.7 milyona düşmüş ve hatta uzlaşmış olmasına rağmen Komisyon kararını dava etmiş ve 2006/C 210/02 sayılı Tebliğ'in 37. maddesi uyarınca kendisine uygulanan indirim oranı ile kendisinden farklı indirimler alan şirketler arasında Komisyon'un ayrımcılık yaptığını ve bu farklı oranlara arasındaki sebebin açıkça ortaya konulmadığını belirtmiştir.
Genel Mahkeme, verdiği kararda, Komisyon'un farklı oranlarda indirim uyguladığı cezalar için yeterli, ikna edici ve net açıklamalarda bulunamadığını ve Komisyon'un savunma sürecinde ileri sürdüğü argümanların hiç birisinin farklı oranlarda indirim alan kartel üyeleri için bu farkın gerekçesini açıklamaya yeterli olmayacak kadar belirsiz olduğu sonucuna varmış ve başvuru sahibi Printeos için cezayı bozmuştur.
Uzlaşmaya gitmiş bir teşebbüsün Komisyonu dava etmesi ve hatta bu davayı kazanması gerçekten örneği az olan durumlardan birisidir. Önümüzdeki dönemde Uzlaşma mekanizmasının Türkiye'ye de geleceği düşünüldüğünde, Rekabet Kurulunun verdiği cezaların gerekçelendirmesini çok iyi yapması gerektiğini ve olası pişmanlık ve uzlaşma durumlarında da yine verilen ceza indirimlerinin neden farklı olduğunu hukuki belirlilik ilkesinin yerleşmesi ve uzlaşma sürecinin etkin çalışabilmesi adına çok önemli olacağını düşünüyorum.
Görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder